İNSAN...

 



Doğuyor insan! Baharın gelişini haber veren badem çiçekleri misali neşe veriyor solgun ruhlara. Işıkla, umutla bakan gözlerini açıyor, küçük parmaklarıyla tutunuyor yaşamın uzun saçlarına. Emeklerken başlıyor yaşlanmaya, düşüş ve yeniden kalkışlarla karşı koyuyor hayata. Dengesini sağlamaya çalıştıkça büsbütün sendeliyor, farkında olmadan kapılıyor tuzaklara…   

Seviyor insan! Özgürlüğe kanat çırpan bir kuş misali süzülüyor bulutlarda. Göğsünde tatlı bir sızı baş gösteriyor, hayali kelebekler tarafından sarılıyor her yanı. Aldatıcı düşlere inanıyor, seraplara kapılıyor, sevgiyle bir ömür yaşayabileceğini sanıyor aptalca. Ayrılık şarabını tadıp yüreği sıkışınca, kelebeklerin kanatlarını ateşe verip külleriyle birlikte rüzgarda dağılıyor. Düşlerini kaybediyor, sevgi inancını yitiriyor, hayallerini ise kendisi parçalıyor…

Yaşıyor insan! Yaşlı bir ağaç misali mevsimlere direniyor, yılları eskitiyor, boyun eğmiyor zamana. Kırıldıkça daha güçlü kök salıyor, sevildikçe yeşeriyor dalları. Kışlarda örtünüp baharlarda kızıl çiçeklere bürünüyor, yazlarda parıldayıp güzlerde altın ormanlara dönüşüyor. Unutuluyor, unutuyor, bazen de hatırlamak istemiyor. Her şeye rağmen sona ulaşmak için ilerlemeye devam ediyor…    

Ölüyor insan! Kurumuş bir yaprak misali savruluyor dört yana. Tutunduğu dal tarafından ihanete uğruyor. Çamura batıyor, ayaklar altında çiğneniyor, toprak tarafından un ufak ediliyor. Birkaç gözyaşıyla yıkanıp, yaşayıp yaşamadığı umursanmadan gömülüyor acımasızca. Feryatlarını ya duyan olmuyor ya da duyanlar hiçbir şey yapmadan çekip gidiyor…

Yorumlar