NE YAPMALI KİŞİ?



Duvardaki saatten yükselen müziğin sağırlığında otururken soruyorum kendime. Ne düşünmeli insan kendisiyle kaldığında? 

Dökülmüş sıva parçaları bir başka harca dahil olma hasretiyle mi yanmalı yoksa görevini bitiren her canlı gibi toprak  mı olmalı. Dağılmış fikirlerden yeni hayaller türer mi veya parçalanmış bir kalp yeniden sevebilir mi ilk günkü gibi. Yaşanmışlıkları yok saysak sıfırlanır mı zaman çizgisi ya da tek bir an hayatın son noktasına taşır mı bizi.

Pencereden sızan ay ışığının karanlığında dinlenirken cevaplıyorum yine. Hiçbir şey düşünmemeli insan!

Gaz lambalarında ısıtılmış hayallere tutunmamalı mesela, korumalı kendini. Titreyen ellerden uzak durmalı, fütursuzca edilen yeminlere kanmamalı. Ne kadar hızlı kaçabilirse o kadar hızlı koşmalı, yaralı bir tazı gibi. Kendini tanımadığı kalplere göndermemeli, biraz olsun dikkat etmeli. Her daim bir demlik çay demlemeli, kendisi de içerken demlenmeli.

Raflarda homurdanan kitapların sessizliğinde unuttum bile. İnsan yanlış da olsa yapmalı bir şeyleri..

Bazen heveslerin geçiciliğinde sürünmeli, ayakları yalandan da olsa yerden kesilmeli. Çokça sevmeli, az biraz da sevilmeli. Hataların ağırlığıyla ezilip, tecrübeyle dikilmeli. Umut etmeli, güzel günlerin geleceğini şarkılara işlemeli. Günü geldiğinde de çekip gitmeli. Yoldan geçen herkes gibi. Arkasında kalan her şeyi bir bir zihninden silmeli, zihinlerden de silinmeli.

Koca bir hiçlik gibi..

Yorumlar