Kısa Hikayeler Dizisi 1 - Sympta'nın Çöküşü







‘’Hazır mısın Berserk?’’

Hoparlörden yükselen tiz ses başını ağrıtacak derecedeparazit doluydu. Düşüncelerini toparlayıp derin bir nefes aldı. Hiçbir zamantam anlamıyla hazır olamayacaktı, biliyordu. Sympta’nın geleceğinin kendisinebağlı olduğunu hatırlaması karnında şiddetli kasılmalara neden oldu ama yüzünüekşitmek dışında hiçbir tepki vermedi.

‘’Hazırım!’’ dedi, kendisiyle birlikte insanlara umut vermekiçin. Şu an umuda en çok ihtiyacı olan kendisiydi. Deney başarısız olduğutakdirde acılı bir ölüm onu bekliyor olacaktı. İnsan ırkının devamı için bunuyapmalıydı.

‘’Hazırım, doktor.’’ Bu kez kendisi için söylemişti.

***
Alfalar’ın hastalıklı açgözlülükleri sonucu yapılan kimyasalbir deneyde büyük bir patlama olmuş ve tüm insanlar kimyasal maddelerin etkisi altındakalmıştı. Alfalar bile! Başlarda, henüz olay çok yeni ve sıcakken gazların hiçkimsenin ölümüne neden olmadığı ve birkaç gün süren şiddetli öksürük dışındakalıcı etkisinin bulunmadığı açıklanmıştı. Asıl gerçek ortaya çıktığında isekaramsar düşünceler, Sympta’nın aydınlık göğünü karanlığa boyamıştı. Kimyasalgazlar, vücudun hormonsal sistemini düzenleyen hipofiz bezini etkilemişti.Hipofizden artık FSH ve LH hormonları salgılanmıyordu ve bu insanların üremehücresi üretemeyeceği anlamına geliyordu.

Binlerce insan, çözüm bulma adı altında yapılan katliamlarakurban gitti. Yapılan yüzlerce deney hiçbir sonuç vermedi ve Alfalar güngeçtikçe insanlardan daha da nefret etti. Çünkü hepsi belli bir yaşınüzerindeydi ve sayıları gün geçtikte azalıyordu. Üreyemedikleri takdirde yokolmaları işten bile değildi. Üstün oldukları gerekçesiyle, insanlarla cinselmünasebette bulunmaları yasaklanmıştı. Can havliyle daha sert ve korkunçdeneyler yapmaya başladılar. Küçük çocuklar bile birer denek malzemesi olarakkullanıldı.

Hiçbir deney yeniden üreme hücresi üretmelerini sağlayamadı.Koyun, maymun, fare gibi hayvanların eşey hücreleri kopyalanmaya çalışıldı amasonuç alınamadı. Sympta kendi kıyametine doğru yol alıyordu. Tüm dünyada büyükbir kargaşa, kaos ve katliam baş göstermişti. İnsanlar asabi, gergin ve öfkedoluydular. Alfaları devirmeye yönelik çıkarılan tüm isyanlar kanlı bir şekildebastırıldı. Esirler, hatta ölüler bile deneylerde kullanıldı. Tüm finansalkaynaklar deneylere ve isyanları bastırmaya ayrıldı. Dünyanın her bölgesine;sefalet, açlık ve hastalık yayıldı.

On beş yıl gibi uzun bir sürenin ardından denenmeyen yol,yapılmayan deney kalmadı denilirken Larry Steins adındaki bir bilim adamı, dahaönce akla hayale gelmedik bir fikir attı ortaya: Belki de sadece hipofiz beziniklonlamak ve farklı işlevleri kazandırmaya çalışmak yetersizdi! Bir insanbaştan aşağı klonlanırsa, hipofiz bezinin çalışması sağlanabilir miydi?

Şiddetli tartışmalar, fikir ayrılıkları yaşandı ama ennihayetinde Dr. Larry’nin fikri için gerekli izinler verildi. Çaresizlik, enbüyük çılgınlıklara bile kabul edilebilir gözüyle yaklaşılmasına nedenoluyordu. Kök hücreler üzerinde gerekli araştırmaların yapılması bir yıl sürdü.Dr. Larry’nin yönetimine Sympta’nın en büyük ve en gelişmiş laboratuvarıverildi. Önce bazı dokular, sonra organlar, ardından sistemler başarılı birşekilde klonlandı. Artık büyük deney için hazırlardı.

Tüm 18-35 yaş arası insanlar çeşitli testlerden geçirildi.İnsanların yüzde doksanı sefalet, açlık ve hastalıktan kırılmıştı ve çokdayanaksızlardı. Geri kalan yüzde onluk kesimin yüzde dokuzu da çeşitlietkenlerden dolayı elendi. Geriye kalan yüzde birlik kesim yani bin iki yüzkişiden birini seçmek zorundalardı. Kadın ve erkeklerden oluşan bin iki yüzkişi laboratuvarın önündeki geniş alana toplandı. Kura çekimi yapılacaktı.Felaket patlak verdiğinde henüz çocuktu hepsi. Bu gerçekle büyümüşlerdi veüremenin veya bir bebeğin şamatacı gürültüsünün ne demek olduğundanbihaberlerdi. Hemen hepsi kendi adı çıkmasın diye dua ediyordu çünkü deneybaşarısız olduğu takdirde tüm deney ekibiyle birlikte denek de öldürülecekti.Alfalar tek şart olarak bunu koşmuşlardı.  Gönüllü olmalarını beklemek ütopikti amagörevliler prosedür gereği sormak zorundalardı.

‘’Gönüllü olmak isteyen var mı?’’

Büyük bir sessizlik yaşandı. Birkaç dakika öncesine kadarendişeli ve kuruntulu konuşmalara şahit olan alan şimdi ölümün kol gezdiği birtenha bir mezarlığa benziyordu. Cevap için ayrılan altmış saniyelik süre dolmaküzereydi ki yarı tereddütlü bir ses, kalabalıkta elektrik akımı gibi birkıpırdanma yaşanmasına neden oldu.

‘’Ben!’’

Tüm başlar, sesin sahibine çevrilmişti. Dr. Larry’ninyüzünde çocuksu bir heyecan peyda olmuştu. Bir gönüllü çıkabileceğini hayalbile edemezdi. Planı gerçeğe dönüşmeye yaklaşmıştı şimdi. Ağır adımlarlabulunduğu platforma ilerleyen genci izledi büyük bir keyifle. Hafif kısa siyahsaçlı, birkaç çizik ve sivilceyi barındıran yüzü ve özgüvensiz yürüyüşüylearadığı kişinin o olduğuna inanmak zordu ama umut vaat ettiği kesindi. Gençplatforma çıktığında, sevecen bir şekilde elini sıkarak, ela gözlerinin içinebaktı ve tüm profesyonelliğini kullanarak ona yalandan ibaret bir dizi cümlesıraladı. İçlerinden sadece bir cümle gerçeği barındırıyordu.

‘’Sympta’nın kurtuluşu sana bağlı genç adam. Adın nedir?’’

Genç yutkunarak cevapladı. ‘’Berserk, efendim. BerserkGloria!’’

***
İki yıl!

Deney, test ve ameliyatlar ile geçen koskoca iki sene.Neredeyse her günü ilaç ve iğneler ile geçen ıstıraplı bir süreç. Artık sonaulaşmışlardı. Her şeyi geride bırakacak ve yepyeni bir dünyaya uyanacaklardı.Berserk, dört tarafı aynalarla kaplı odada yalnızdı. Terleyen avuçlarınıüzerindeki hastane kıyafetine siliyordu sürekli. Odada kayıt yapan sekiz kameraolduğunun farkındaydı. Alfalar onu izliyorlardı. Hem de hepsi!

Camdan kapı aralandığında nabzı yükselmeye başlamıştı.Uğruna canını ortaya koyduğu şey ile karşılaşmayı beklemek sandığından dahazordu. Sırtından aşağı inen soğuk terlerin farkında bile değildi. Kapı iyice açıldığındaönce Dr. Larry, peşinden O girdi. Aman Tanrım, diye bağırmak istedi ama sesiçıkmadı. Karşısında ona gülümseyen kişi kendisiydi. Sağ üst dudağında bulunanyara izi bile aynıydı. Gördüğü şeyin aynalardan akseden kendi yansımasıolduğunu düşünerek aynalara baktı ama tüm aynalardaki görüntüsü çarpık veşekilsizdi. Karşısında duran ise tamamen düzgün ve canlıydı. Dr. Larrymutluluğunu Berserk ile paylaşmak istercesine bağırdı.

‘’Başardık, evlat.’’ Coşkusu görülmeye değerdi.‘’Klonladığımız hipofiz bezi de tüm salgıları üretmekte oldukça başarılı.’’diye devam etti. ‘’Senin anlayacağın, kurtulduk!’’

 Berserk de artık birağabey olarak gördüğü Larry ile bu sevinci yaşamak üzere ona doğru ilerledi.Berserk’in hareketlenmesi ile odada bulunan diğer Berserk(!) de doktora doğruyönelmişti. Adımlarının hızı bile aynıydı. Hatta kol sallayışları bile. Dr.Larry sonuçtan aşırı derecede memnundu. Berserk ise Klonunu kendisininyönlendirdiğinden bile habersizdi. Ta ki Larry’ye sarılınca Klon’un da kendisigibi sarıldığını fark edene kadar! Tüm hareketleri onun yansımasıydı. Tıpkıaynadaki aksi gibi! Dr. Larry’nin gururla ışıldayan yüzüne baktı şaşkınca.Larry babacan bir tavırla gülümsedi.

‘’Garip olduğunu biliyorum.’’ derken elini Berserk’in omzunaatmıştı. Güven verme konusunda ustalaşmıştı. ‘’Senin otonom sinir sistemineyerleştirdiğimiz bir elektrot sayesinde senin yaptığın her hareket, birmilisaniye içinde Klonunun beynine iletiliyor ve aynı hareket onun bedeni tarafındanneredeyse seninle eş zamanlı bir şekilde gerçekleştiriliyor.’’ Gönüllü olduğugün yaptığı gibi gencin ela gözlerinin içine baktı. ‘’Senin anlayacağın şekildesöyleyecek olursam; sen ne yaparsan, O da aynısını yapar.’’ 

‘’Anlıyorum…’’ dedi Berserk. Bakışlarını ikizi gibi görünenKlondan ayıramıyordu. O da kendisine aynı sertlikle bakıyordu. Aklına takılansoruyu sormakta çekiniyordu ama sormadan rahat edemezdi. 

‘’Peki, yadüşünceleri? Onlar da benim düşüncelerim mi?’’ Dr. Larry’nin yüzü biraz bozulsa da kendini çabuk toparladı. Hiçbirzaman zeki denekleri sevmemişti. Çok fazla soru sorarlardı!

‘’Şimdiye kadar yaşadığın, tecrübe ettiğin her şey onunhafızasına kopyalandı. Geçmişiniz ortak ve hareket anlamında sana bağlı olduğuiçin geleceğiniz de ortak olmak zorunda.’’ Üstü kapalı cümleler her zaman işeyarardı. Konuyu değiştirmesi gerektiğinin bilincindeydi. Alfalar’ın dikkatleonları izlediğini biliyordu.

‘’Neden ona bir isim vermiyorsun Berserk?’’ diyerek Klonuöne çekti. Yönlendirme ile de hareket edebildiğini de göstermiş oluyordu buşekilde. Her iki Berserk’in de ağzı şaşkınlıkla açıldı, sonra kapandı. Berserkilk şaşkınlığı atlattıktan sonra düşünceli bir şekilde başını öne eğdi.Karşısındaki kopyası da aynı şeyi yaptığında buna alışmasının kolayolmayacağını düşündü.

‘’Clain olsun!’’ dedi kederle karışık bir sevinçle.

Berserk, henüz yedi yaşındayken abisi Clain’i, annesini vebabasını Alfalar’a karşı çıkarılan bir isyanda kaybetmişti. Şu an yirmi biryaşında, yani abisinin öldürüldüğü yaştaydı. Onun adını yaşatmak, ölmeden önceyapabileceği en büyük şeydi belki de. Gönüllü olmasının en büyük nedeni debuydu zaten. Başka çocukların ailesiz kalmaması için üzerinde birtakım deneyleryapılmasına izin vermişti. Sonunda ölüm bile olsa! Dr. Larry anlayışlı birşekilde gülümsedi ve Klon’a dönerek adını kodladı. Bundan sonra Clain olarakçağırılacaktı. Yeni bir dünyanın temelini atan ilk birey olacaktı.

***

Sonraki bir yıl içinde Berserk’in yaşıtı üç genç kızklonlandı. Alfalar, dünyaya bir bebek getirmedikleri takdirde deneyi başarılısaymayacaklarını söyleyerek Dr. Larry ve ekibi üzerindeki baskılarınıarttırmışlardı. Dr. Larry’nin acil olarak Sympta’nın kaderini değiştirecek birbebeğin doğmasını sağlaması gerekiyordu.

Berserk bu süreç boyunca Clain ile birlikte laboratuvaralanında vakit geçiriyor, eğleniyordu. Onunla yaşamaya alışmıştı. Clain’inhaftada üç gün kan, idrar ve hormon testlerine girmesi gerekiyordu.Beslenmesine dikkat ediliyor ve belirli bir uyku düzeni olması sağlanıyordu.Haftada bir kez de erkek eşey hücrelerinin sayımı yapılıyor, kalitesi kontrolediliyordu. Yapılan tüm testler temiz çıkmış ve Clain sağlıklı bir birey olarakhayatına devam etmişti. Berserk bu testler dışında her zaman Clain ilebirlikteydi. Hatta tuvalet ve banyoda bile!   

Mucize bebeği doğurmaları için klonlanan üç kızı daha öncegörme fırsatları olmamıştı. Fotoğrafları bile gösterilmemişti Clain veBerserk’e. İkisi de merak ve heyecanla kızların klonlanacakları günübekliyordu. Nihai gün gelip çattığında ilk karşılaştıkları gün olduğu gibituhaf bir heyecana kapıldılar. Kızları hiç göstermemeleri, içlerinde yoğun birmerak duygusunun kabarmasına neden olmuştu. Birkaç kez onların olduğu bölümegirmeye bile çalışmışlardı. Sert uyarılar aldıktan sonra durulmak zorundakalmışlardı elbette.

Beyaz eşyalarla döşenmiş bir odaya alındıklarında ikisi dekalp atışlarının hızlanmasını ve izlenmeyi umursamıyordu. Son bir senedir izlenmedikleritek bir dakika bile yoktu. Sürekli birkaç gözün, gözetimi altında yaşamaya daalışmak zorunda bırakılmışlardı. Gergin bir şekilde kanepeye oturduklarında odanınkapısı bir kez daha açıldı ve artık yaşlanmaya başlayan Dr. Larry içeri girdi.Dört senedir yaşadığı stres ve yaptığı uzun çalışmalar nedeniyle zayıflamış,yüzü kırışmış ve yavaşlamıştı. Eskisi kadar canlı olmasa da daha bilgegörünüyordu. Gençlere bakarak gülümsedi ve yanlarına oturdu.

‘’Tansiyon ilaçlarınızı aldınız mı beyler?’’ diye sordu.Ardından içten bir kahkaha attı. ‘’Size üç tane afet klonladım ve üçü de dahaönce hiçbir kadının olmadığı kadar sağlıklı ve doğurgan.’’ Berserk ve Clainutanıp, kızarırken Larry’nin keyfi daha çok yerine gelmişti. Az kalmıştı, çokaz!  Kızların odaya getirilmesini işaretetti. Kameraların ardında onları izleyen yüzlerce akbabaya içten içe lanetleredip, sonları geldiğinde yüzlerinin alacağı şekli düşünerek daha da keyiflendi.Tabi bundan bir saat kadar önce yuvarladığı bir şişe zafer şampanyasının daetkisi büyüktü.

Odaya çekingen adımlar ile giren üç çift kız Berserk veClain’in koltukta donakalmalarına neden olmuştu. Üç çiftin, üçü de birbirindengüzellerdi. En solda narin yapılı, kırılgan görünümlü ama bir o kadar da mükemmelgörünen sarışın bir kız vardı. Ortada saçları kan kızılı, güçlü görünümlü vehafif sert mizaçlı bir kız ve en sağda gece siyahı saçları olan, yeşil gözlübir başka kız duruyordu. Üçü de erkekleri peşlerinden süründürecek güzellikleresahiptiler.

‘’Pekala beyler, kızlarla tanışın ve anlaşın bakalım. Symptasizden bir şeyler bekliyor. Bilirsiniz işte…’’ Dr. Larry iki genç erkeğe gözkırparak odayı terk etti.
Dr. Larry çıktıktan sonra bir süre hiç kimse bir harekettebulunmadı. İkiz topluluğu gibi olmuşlardı. Kızlar ikişerli şekilde erkeklerinkarşısındaki koltuklara yerleşmişlerdi. Sarışın olanların adı Risa, kızıl saçlıolanların adı Aysima ve siyah saçlı olanların adı Rhalin’di. Berserk,Aysima’ya; Clain ise Rhalin’e tutulmuştu. Risa’nın da gönlünü olabildiğince hoştutuyorlardı.

İki haftalık bir adaptasyon süresinin ardından üzerlerindeoluşan baskı ve mecburiyet hissi kaybolmaya başlamış, birbirlerinden gerçekanlamda hoşlanmaya başlamışlardı. İlk birliktelikleri Aysima ile oldu. Garipbir birleşimdi. Berserk ve üreme hücreleri olmayan gerçek Aysima hareketleriuygulamış, boşalmayı ise klonları yaşamıştı. Sonrasında Rhalin ve Risa ile debirlikte oldular. Hepsi birbirinden farklı olsa da müthiş deneyimlerdi. İlk kezyaşadıkları hislerle coşkulu günler geçirmeye başlamışlardı. Bu süre zarfındasürekli olarak Dr. Larry tarafından gözetim altındaydılar.

Dördüncü haftada Aysima’nın, beşinci haftada Rhalin’inhamile kaldığını öğrendiler. Bu, bütün araştırmanın zaferi olarak büyük birpartiyle kutlandı. Haber Sympta’da nükleer bomba etkisi yarattı. Bugüne kadaryapılan tüm araştırmalar gizli tutulmuştu. İnsanlar bebeklerin doğacağını vefelaketin çaresinin bulunduğunu öğrendiklerinde tüm dünyaya şenlik havası hakimolmuştu. İnsanlar birbirlerine sarılıyor, dans ediyorlardı. Alfalar’ınplanlarından bihaber tekrardan mutlu olacakları günlerin hayalleri ileyaşıyorlardı.

Sekizinci haftada Risa da hamile kalmış ve üç hamile klonözel bir bakım ünitesine alınmıştı. Çocukların gelişimi anlık olarak takipediliyor, bakımları büyük bir hassasiyet ile devam ediyordu. Berserk hayatındanmemnun bir şekilde laboratuvarın geniş imkanları içerisinde mutlu mesutyaşıyordu. Her ne kadar biyolojik babaları Clain olsa da kendini o bebeklerinbabası olarak görüyordu. Clain de ona katılıyordu. Kendisinin sadece bir kopyaolduğunun bilincinde olduğunu sık sık dile getiriyordu. Berserk böylezamanlarda onu kırdığını düşünüp, üzülüyordu.

Clain’in haftalık testlerini yaptırmak için Dr. Larry ilebirlikte olduğu bir gün Berserk, ona yapılan testleri görmek istedi. Clain’intestleri laboratuvarın eksi beş, yani en alt katı olan yasak bölgedeyapılıyordu. Oraya sadece Dr. Larry ve Clain’in giriş izni vardı. Dr. Larry,Clain’i orada üretmişti. İki sene boyunca her gün saatlerce çalıştığı klon ileözel bir bağ kurduğunu düşünmek delice gelmiyordu kulağa. Alfalar bile bu bağasaygı duyarak özel bir ayrıcalık tanıyıp, laboratuvarın en alt katına dinleyicive kamera koymamışlardı.

Berserk yasak olmasına rağmen bölgeye girmeye çalışacaktı.Hiç kimseye görünmeden eksi dördüncü kata inmesi oldukça zor olmuştu amabaşarmıştı. Şimdi tek yapması gereken son basamakları inip eksi beşinci kataulaşmaktı. Merdivene adım attığında kalbi boğazında atıyordu. Tüm cesaretinitoplayıp, alt kata indiğinde Dr. Larry’nin koridorda konuştuğunu duydu. Tamonları selamlayacaktı ki Clain’in kullandığı cümle buna engel oldu.

‘’Berserk bazı şeylerden şüphelenmeye başladı doktor. O zekibir insan ve ben ona ne kadar uygun davranırsam davranayım farklı olduğumuhissediyor. Bu şekilde ne kadar daha devam eder bilmiyorum.’’ Berserkduyduklarını henüz sindiremeden Dr. Larry konuşmaya başlamıştı.

‘’Evet biliyorum. Biraz daha dayanman gerekecek. Alfalar tüminsanların klonlarını yapmam için bana yetki vermeye hazırlanıyor. O zaman birklon ordusu kuracak ve onları hak ettikleri şekilde yok edeceğiz. Yaptıklarınınbedelini ödemeliler.’’ Sesindeki nefret insanın kanını donduracak cinstendi. 

Berserk; bir abi, bir baba gibi gördüğü adamın böyle bir şey söylediğineinanmakta güçlük çekiyordu. Daha fazla dayanamayarak ikilinin karşısınadikildi. Ne söyleyeceğini bile düşünmemişti.
Şaşkınca kendisine bakan gözlere öfkeyle baktı. Havayakalkan yumruğu Clain’in suratına indiğinde biraz olsun rahatlamıştı. El tarakkemiklerini çatlatmış olsa da buna değerdi. Clain hiçbir şey olmamış gibigözlerinin içine bakıyordu. Doktor Larry önce Berserk’e, ardından Clain’ebaktı.

‘’Orada olduğunu biliyor muydun?’’

‘’Evet.’’

‘’Ama neden?’’

‘’Öğrenmesi gerekiyordu Doktor. O kurtuluşun ve çöküşünbaşkahramanı! Gönüllü olduğu gün bunu kabul etmişti.’’ derken Berserk’ingözlerinin içine bakıyordu Clain. İlk defa kendi gibiydi. Berserk’in de kendiolma zamanı gelmişti. Bir savaş olacaktı ve sadece bir taraf ayakta kalacaktı.İnsan ırkının ayakta kalması için tüm insanlığa ihtiyaçları vardı.

‘’Neyi öğrenmem gerekiyor pislik herif?’’ diye sorduBerserk. Kandırılmış ve kullanılmış hissediyordu kendini. ‘’Yalanlarınıdinliyorum!’’  Clain hafifçe güldü. Nehissettiğini anlayabiliyordu çünkü ortak bir geçmişleri vardı ama uyandığı gündenberi ondan farklı yönde hazırlanmıştı. 

Alfalar’ın neden olduğu yıkımı, onlarıyıkarak ödetecekti. Doktor Larry onu bunun için dünyaya getirmişti. Biyolojikolarak bir insandan meydana gelmese de insanlığın temel ihtiyacı olan özgürlüğüonlar için kazanacaktı. En başta da Berserk ve ailesi için!

‘’Şimdi beni iyi dinle kardeşim.’’ dedi, kardeşim kelimesinevurgu yaparak. ‘’Bana neden abinin ismini vermiştin? Onun hala hayatta olmasınıistediğin için değil mi? Onu bu hayattan koparan şey neydi Berserk? Anne vebabanı bu hayattan koparan şey neydi? Konuşsana çocuk!’’ Berserk gözyaşlarınaboğulurken, Clain ifadesiz bir şekilde onu izliyordu. Çiftleşme için gerekliolan aşk dışında hiçbir duygusu yoktu. Sadece mantıksal hesaplamalaradayanıyordu hareketleri. Mantıklı olan ise insanların özgürce yaşamasıydı.

‘’Alfalar…’’ diyen Berserk’i çöktüğü yerden kaldırdı vegözlerinin içine baktı.

‘’Şimdi beni iyi dinle! Alfalar, tüm insanları klonlayıp,gerçek insanları yok etmek için hazırlanıyor. Muhtemelen yarın Dr. Larry’eSympta’nın kurtuluşu(!) için tüm insanların klonlanması yönünde bir emirverilecek. Klonlama işlemi bittikten sonra ise gerçek insanlar tek tek imhaedilecek. Buna sen de dahilsin!’’ Söylediklerinin etksini göstermesini bekledi.Berserk’in de soracak soruları olduğu belliydi.

‘’Diğer üç klon, yani kızlar da senin gibi mi?’’

‘’Hayır!’’ diye cevapladı Clain. ‘’Eğer öyle olsaydı şimdiyekadar dikkat çekmiştik çoktan. Farklı olan sadece benim. Bundan sonraki tümklonların beyinlerine komut verici elektrotlar yerleştireceğiz. Alfalar,insanları yok etmek için harekete geçtiklerinde biz de onları yok etmek içinharekete geçmiş olacağız. Kanlı bir savaş olacak ama kazanan biz olacağız.’’

‘’Bunu nereden biliyorsun?’’

‘’Çünkü kim olduğumu biliyorum!’’ dedi Clain ve Dr. Larryile birlikte yaptıkları planı detaylıca Berserk’e anlattı. Berserk, Dr.Larry’nin de ailesini deneylerde kaybettiğini öğrendiğinde çok üzülmüştü. Buncazamandır tanıdığı sevecen insanın içinde bir enkaz barındırdığını öğrenmek,yıkıcıydı. Öte yandan Alfalar’a karşı, geçmişten gelen kini yeniden alevalmıştı. Bu savaşta üzerine düşeni yapacaktı.

Her şey Clain’in anlattığı şekilde gerçekleşmişti. Alfalarertesi gün Sympta’nın kurtuluşu için olduğunu söyleyerek tüm insanlarınklonlanması emrini vermişti. Dünya nüfusu hastalık, katliam ve deneyleryüzünden iki milyona kadar düşmüştü. Yaklaşık yüz bin kadar Alfa kalmıştıhayatta. Emirlerinde yaklaşık üç yüz bin asker ve her çeşit silah mevcuttu. İlkönce askerlerin klonlanması emrini vermişlerdi ki Clain bunu duyduğundaaptallıklarına gülmeden duramamıştı.

‘’Çok kolay olacak.’’ demişti. ‘’Beklediğimizden dahakolay!’’

Doktor Larry’nin emrine verilen on bin kadar doktor ileklonlama işlemi dünyanın her yerinde yapılmaya başlandı. Operasyonun lideriDoktor Larry’di. İlk safhada üç yüz bin asker klonlandı ve Alfaların emrineverildi. Ardından normal insanları klonlanmaya başladılar. Bu süre zarfındaAlfalar’ı sürekli gözetim altında tutuyorlardı. Asker klonların gözmerceklerine yerleştirilen minimal kameralar bu konuda oldukça yardımcıoluyordu.

Beş yıllık bir süre geçti. Berserk ve Clain’in üç kızı, ikide oğlu olmuştu. Rhalin ve Aysima iki kez doğurmuşlardı. İki baba iseinsanlığın geleceği için hazırlık yapmaya devam ediyorlardı. İnsanların yüzdedoksan sekizi klonlanmıştı. Her yerde insanlar ve klonlar vardı. Birbirleri ileaynı şekilde hareket eden, aynı şekilde düşünen bir takım haline gelmişti herklon-insan çifti. Klonları, normal insanlardan ayırt etmek için sağ kaşlarınınüzerine bir yıldız dövmesi yapılıyordu. Böylelikle herkes karşısındakinin klonmu yoksa insan mı olduğunu ayırt edebiliyordu. Dünya düzelmiş, işler rayınagirmiş gibi görünüyordu. Fabrikalar, iş merkezleri ve diğer çalışma alanlarıyeniden açılmış, etkin bir şekilde üretim yapılmaya başlanmıştı.

Dünyanın çöküşüne doğru ilerlediğini bilen üç kişi vardısadece: Dr. Larry, Berserk ve Clain!
Klonlanacak son insanlar da laboratuvarlardan taburcuedilmek üzereydi. Soğuk bir yaz gecesiydi. Berserk ve Clain gece geç saatlerdealdıkları bir acil durum işareti ile gizlice yasak bölgeye girmişlerdi. DoktorLarry artık eskisi kadar genç olmadığından dolayı onu uyandırmakistememişlerdi. Acil durum mesajlarının düştüğü ekrana baktıklarında uyuşukhallerinden sıyrılmaları iki saniyelerini aldı. Alfalar; gerçek askerleri, klonaskerleri kullanarak infaz etmişlerdi. Böyle bir şeyin haberini daha önce nedenalamadıklarını düşünürlerken klon askerlerin Başkent sokaklarına çıkmak üzerehazırlandığı bilgisini aldılar. Artık zamanı gelmişti. Savaş başlamıştı ve busavaş sandıklarından daha kolay olacaktı. Alfalar farkında olmadan kendi sonlarınıhazırlamışlardı.

Berserk ve Clain odalarına gidip eşlerini ve çocuklarınıhızlıca öptüler ve Dr. Larry ile vedalaştılar. Klonları yönlendirmelerinisağlayacak elektrotları devreye sokacak kumandayı da yanlarına alarak  Başkent’e doğru ilerlediler. Orta yaşaulaşmış iki yetişkinlerdi artık ve uzun zamandan beri bu anı bekliyorlardı.Başkent sokaklarına girdiklerinde karşılaştıkları manzara midelerini alt üstetmişti. Sokaklar cesetlerle doluydu ve her yer kan gölüne dönmüştü. Kumandabir kilometrekarelik alandaki tüm klonların onların emrine girmelerinisağlamıştı ve etki alanını genişletmek için kullandıkları hız motoruyla son gazBaşkent’in etrafını dönüyorlardı.

Bir saatlik bir süre içinde Başkent’te bulunan tüm klonlarBerserk ve Clain’in emrine girmişti. Ellerinde ağır silahlar ile dolaşan klonaskerler bu kez Alfalar’a kurşun yağdırıyorlardı. Şehir çepeçevre sarılarakdıştan içe doğru ölümcül bir ilerleyişe geçtiler. En önde Clain ve Berserkolmak üzere tüm klonlar şehir merkezindeki Hükümet Binasına yürüyordu.Yollarda, evlerde, bodrumlarda bulunan tüm Alfalar, istisnasız infazediliyordu. Tek bir kişiye dahi merhamet edilmedi. Clain hiçbir Alfa’nınhayatta kalmaması emrini vermişti.

Hükümet binasına ulaştıklarında içerde sadece yirmi Alfakalmıştı. İçlerinde Sympta’nın Lideri Cade Wilson da mevcuttu. Doksan dokuzbinden fazla Alfa, karşılık verecek silahları olmadığı için hızlıcakatledilmişti. Hükümet Binasından seslenen Cade Wilson bağışlanmalarınıistiyordu. Sesindeki saf korku hoparlörlerden bile hissedilebiliyordu. Clainbinanın zeminine patlayıcıların yerleştirilmesi emrini verdi. Merhametgösteren, merhamet dilenecek hale düşerdi!

Binadan çıkmaya çalışan üç kişi kurşunlanarak öldürülmüştü.İçeride kalan on yedi kişinin merhamet dilenmeleri ve feryatları hoparlörlerdenyükseliyordu. Clain patlayıcıları ateşleyecek olan kumandayı Berserk’e verdi.Berserk klon ikizinin gözlerindeki vahşiliğe alışmıştı artık. Elini tetiğinüzerinde tuttu ve yüzyıllar boyunca dünya tarihinden silinmeyecek zafer sözlerinidile getirdi.

‘’BEN BERSERK GLORİA! BU SAVAŞI BEN BAŞLATMADIM AMA BENBİTİRECEĞİM!’’

Ardından düğmeye gözünü kırpmadan bastı ve Sympta’nınçöküşünü büyük bir keyifle izledi. Yeni bir gün doğuyordu. Sarılacak yaralar,toparlanacak bir dünya vardı ama artık gök aydınlıktı…

                                                                             -SON-



Yorumlar

  1. Wattpad yazılarını mı paylaşıyorsunuz abi 🙂🙂. Yoksa başka konuları da ele alacak mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hem Wattpad yazılarımızı hem de güncel veya özel konulardaki çalışmalarımızı yayınlayacağız kardeşim :) Konu önerilerine de açığız :)

      Sil

Yorum Gönder