Susuz Kalmış Ahşap Masa





11 ayın sultanı, rahmet ve mağfiret ayı Ramazan'ı geride bıraktık. Peki, tam olarak ne kazandık? Yoksulların, evsizlerin, geceleri yatacak yeri olmadığı için bulduğu karton parçasıyla üst geçitlerin altında guruldayan karınlarıyla uyuyanların halini anlayabildik mi? Tabi ki hayır... Çünkü masalarımızın tutması gereken orucu biz tuttuk!

Aç gözlü ve gösterişe meraklı masalar; istediğini tüketip istemediğini burun kıvırarak ziyan ederken biz seyrettik. Hatta çoğu zaman yardım ettik!

Sahurlarda, yapıldığı ağacın sadece su ve birkaç mineralle yetiştiğini unutan ahşap masalara; çeşit çeşit kahvaltılıklar, özenle ve damak zevkine göre hazırlanmış yemekler, gün boyu kuruyacak dudaklarına bayram ettirecek içecekler servis ederek hizmet verdik. Gönüllerini hoş tutup, ziynetlerini eksik etmedik.

İftarlarda masamızı, misafirine hoş görünmesi için büyük bir gayretle süsledik. En lezzetli yemeklerden fazla fazla yaptık. Zengin görünsün diye masamız, ahşabı görünmeyecek şekilde donattık. Masamızın özünden uzaklaşmasına hiç mi hiç karışmadık...   

Dünya üzerinde milyonlarca insanın temiz su bulmakta bile zorlandığını hiç düşünmedik. Bir kez olsun taze ekmek yememiş olanların varlığından bihaber pide fırınlarının önünde uzun kuyruklar oluşturduk hatta bazen öne geçebilmek için kavga ettik. Gün içinde acıkmamak için boğazımıza kadar yemek dizdik. Kısacası masalarımızın emirlerine boyun eğdik!

Onları aç ve susuz bırakmak yerine bir istediklerini kırk ederek nefislerini körleştirdik. Kuru bir parça ekmeğe şükür edilen masalarımızı, bolluğa nankörlük edilen sofralara çevirdik. Susuz kalmış ahşap bir masanın halini ise hiç bilemedik...


                                                                                                                      İbrahim Aras
 

 

Yorumlar

  1. Eline sağlık yazarcım insanların şükretmeyi bilmesi lazım

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Bilinçlendirici bir yazı. Ben ilk başlarda sade yazı ve şiirlerle ilerleme olacak sanmıştım.



    Bizler 24 saat aç kalsak bile, aç insanları anlamayız. Çünkü sonunda yemek yiyeceğimizi biliriz. Belirli bir süre sonra önünde istediğin her şeyin elinin altında olacağını bilirsin. Fırsatı  olan Her insan sadece bir kişiye yardım etse dünya daha güzel bir yer olur. Sadece biraz kıyas ve düşünce gerek. (Bir şeyleri değiştirmek istiyorsan, önce kendinden başla) diye bir söz vardır.



    Dünya toz pembe değil. Arada gerçekleride haykırmak gerek. Tebrikler. 👏👏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle. Değişim en önce kendinden başlar... Umarım bir şeyleri değiştirebiliriz. Teşekkür ederim ☺☺

      Sil

Yorum Gönder